T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2014/10-454 K. 2016/481 T. 6.4.2016 sayılı kararı.
ÖZET : Dava; sigorta başlangıç tarihinin, Alman Rant Sigortasına giriş tarihi olduğunun tesbiti ile Türk vatandaşı iken yurt dışında geçen borçlanmaya esas sürelerinden dilediği kadarını borçlanmaya hakkı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir. Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4. fıkrasında yer alan “bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir Alman rant sigortasına girmiş olması halinde, Alman rant sigortasına girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul edilir.” düzenlemesi sebebiyle davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye"deki sigortalılığın başlangıcı olarak kabul edilebilmesi için borçlanma işleminin yapılmasına gerek olmadığının kabulü.
DAVA : Dava, davacının sigorta başlangıç tarihinin, Alman Rant Sigortasına giriş tarihi olan 15.10.1993 tarihi olduğunun tespiti ile Türk vatandaşı iken yurt dışında geçen borçlanmaya esas sürelerinden dilediği kadarını borçlanmaya hakkı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan, 28.4.2000
tarihi itibarıyla izinle çıkarak Türk Vatandaşlığını kaybeden 15.10.1975
doğumlu davacının, 28.6.2012 tarihli borçlanma başvurusu, talep tarihinde Türk
Vatandaşı olmadığı gerekçesiyle reddi üzerine, eldeki bu davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini
düzenleyen 5510 Sayılı Kanun"un 38"inci madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm
sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin
başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununun geçici 20"nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi
olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama
girdiği tarih olarak kabul edileceğini; kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin,
18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki
süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim
ödeme gün sayısı hesabına dahil edileceğini öngörürken, Uluslararası sosyal
güvenlik sözleşme hükümlerinin saklı bulunduğu ifade edilmiştir.
Öte yandan, Anayasamızın 90 /son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği de haiz bulunmaktadır.
Anılan Uluslararası sözleşme hükmü ile, sözleşme hükmünün düzenlendiği bölüm birlikte değerlendirildiğinde; bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, sözleşme hükmü kapsamında, malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edilmesi gerekecektir.
KARAR: 10.4.1965
tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak 1.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe
giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan
Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malullük,
Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları ( aylıkları )” başlıklı beşinci bölüme, 2.11.1984
tarihinde imzalanıp 5.12.1985 tarihli 3241 Sayılı Kanun ile onaylanıp yürürlüğe
giren Ek Sözleşme ile getirilen sözleşmenin 29. maddesinin 4. bent hükmüne
göre, bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce, bir Alman Rant Sigortasına
girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına giriş tarihi, Türk Sigortasına
giriş tarihi olarak kabul edileceği açıkça ifade edilmiştir. Bu sebeple Ek
Sözleşmenin 29. maddesinin 4. bendi hükmü uyarınca yurtdışında ilk defa
çalışmaya başlanılan tarihin Türkiye"de sigortalılık başlangıç tarihi olarak
kabul edilmesi gerekmektedir.
Anayasa"nın 90 /son maddesinde öngörüldüğü üzere; yöntemine göre yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Öyle ki, bunlar hakkında Anayasa"ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine dahi başvurulamaz. Anayasa; böylece uluslararası sözleşmenin bir kuralını iç hukuk açısından "Yasa" gücünde görmüş "normlar hiyerarşisi" yönünden daha alt sırada kabul etmemiştir. Bu durumda denilebilir ki, uluslararası sözleşmenin bir kuralına, uygulanma açısından yasal güç tanımak Anayasal bir zorunluluktur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4. fıkrasında yer alan “bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir Alman rant sigortasına girmiş olması halinde, Alman rant sigortasına girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul edilir.” düzenlemesi sebebiyle davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye"deki sigortalılığın başlangıcı olarak kabul edilebilmesi için borçlanma işleminin yapılmasına gerek olmadığının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce; Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türk sigorta başlangıcı olarak kabulünün özünde söz konusu tarih itibariyle bir gün çalışıldığının kabulü anlamını da taşıdığını, bu sebeple Türk Sigorta başlangıcı olarak kabul edilen tarihe dair sürenin fiilen borçlanılmış ve Türk sosyal güvenliği bakımından değerlendirilebilir hale getirilmiş olmasını aramanın yerinde olacağı, nitekim, 10.9.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 Sayılı Kanun"un 29. maddesiyle 3201 Sayılı Kanun"un 5/5. maddesine eklenen “ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine dair özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” ek cümlesi ile de yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye"de sigortalılık başlangıç tarihi sayılabilmesi için sigortalılık sürelerinin borçlanılması gerektiğinin kabul edildiği, bu sebeple direnme kararının bozulması gerektiği görüşü dile getirilmiş ise de, bu görüş, yukarda belirtilen sebeplerle çoğunluk tarafından benimsenmemiştir.
Somut olayda, davacının 1.9.1992-28.2.1995 tarihleri
arasındaki dönemde yurt dışında mesleki eğitimden dolayı ödediği zorunlu
primlerin, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında
imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan
“Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları ( aylıkları )” başlıklı beşinci bölüme
2.11.1984 tarihinde imzalanıp 5.12.1985 tarihli 3241 Sayılı Kanun ile onaylanıp
yürürlüğe giren Ek Sözleşme ile getirilen sözleşmenin 29. maddesi hükmü
kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan malullük, yaşlılık ve ölüm
sigortalarından Alman rant sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık
girişi olduğunun kabulü gerekmektedir. Denilmiştir.